30 Mayıs 2016 Pazartesi

olumsuzluklar olmadan olmuyor mu bu düğün işleri ?

Çok duygusal ve detaycı bir insanım. Biri bi şeye bir kırılıyorsa, ben bin kırılıyorum. Yapım bu elimde olan bişey değil. Biraz da beklentiliyim. Karşılanmayınca alışır insan değil mi beklemeyi bırakır ama bırakamıyorum bugün olmadı yarın olur belki diye yeniden bi bekleyişe geçiyorum. Ve çok daha kırılmama sebep oluyor.
İstanbul ziyareti yaptık anneciğimle. Ama hiç hoş dönmedik oradan. Dedim ya hassas bi yapım var diye çok kırıldım. Farklı kültürler eğer karşılıklı açıklık ve anlayış olmaz ise sorunlar doğurabiliyormuş. Sonucunda da nikâhımız iptal oldu. Zaten en baştan hata yapmışız bu kadar erkene neden aldık tarihi hiç bilmiyorum.  Yeni bi sorun çıkmaz ise 22.07.2016 tarihinde olacak nikâhımız.
 Sevdiceğime de sitemliyim. Ne olur sanki şu sıralar strestliyim, hassasım, sinirliyim, nikahımız iptal olmuş diye beni mutlu edecek bi jest yapsa. Bi çiçek yollasa, evimiz için küçük bişey alıp gelse, dolu dolu bi mektup yazsa, küçük bi çikolata, sevimli bi not ya da herhangi bir düşünülmüş benim için bana özel bi sürpriz yapsa... Ama yok hep sıkıntı hep strest çok daraldım bu evlenme kafasından.
Evliliğin daha özel daha güzel olacağını hissettirme zamanı değil midir nişanlılık evresi? Sadece ben mi öyle hissediyorum yoksa? Eğer sadece bensem neden evleniyoruz o zaman? Biz birlikte çıkmadık mı bu yola? Erkeksen daha fazla taşın altına koyacaksın elini. “Bilmiyorum’un” ardına saklanma zamanı mı şimdi? Bilmelisin. Herşey bi tık ötemizde.
   Hakkımızda hayırlısını ve sevdiceğimin birazcık düşünceli olmasını dileyerek bitiriyorum…  

Çeyiz Alışverişim -IV-

     Alışverişten daha iyi gelen bişey yok bu aralar bana :) Açık veriyor olsa da bütçem güzel şeyler gördükçe alıyorum ^-^
     Bernardo'nun indirimlerinden faydalanarak günlük çatal- bıçak takımını, bıçak setini ve baton kek fanusunu aldık. Bıçak seçimi ablama ait ^-^.
indirimli olarak 250 TL ye aldık kendilerini efendim :)

23 Mayıs 2016 Pazartesi

biri senin için mi dedi O.o

Sizin için çıkılacak bi tatil düşünün; yola çıkmadan anneniz kalp spazmı geçiriyor ama sırf sizin için planı bozmayıp tüm ısrarlara rağmen dinlenmiyor ve sizinle o yolculuğa çıkıyor.
Bu yolculuğun iki adımı var biri rahatlık biri işkence. Yola çıktıktan sonra anlıyorsun ki işkenceye adım atıyorsun ve bunu değiştirecek bir şey yok. O işkenceyi olabildiğince tek başına yaşamaya çalışıyorsun ama gücünde bi sınırı var. Bu işkenceyi sana reva görenin sorumluluk üstlenmediği gibi türlü rezil durumlara maruz bırakıyor. Ama bu yola senin çıkıldı, minnet duy!
Yolculuk bitti, işkence bitti, güç bitti ama sonuçta bi tatil var geçmişi unut yola devam et diye telkin ediyorsun kendini ta ki yeni bi sorun baş gösterene kadar. Bu sorun en derini. Yola çıktığın insan susmuyor. Geçmişten mutsuz hikâyeler hatırlıyor, hatırladığını sanıyor ve “yeterrrrr!!!” diye patlama noktasına gelene kadar yılmadan, usanmadan, senin rahatsız olduğunu bile bile devam ediyor anlatmaya. Olan annenize oluyor zaten yeni anjiyo olmuş, stent takılacak bi de bu durumlara maruz kalıyor ama size kalan bu yola benim için çıkıldı, minnet duy!
Tatil beklenilenden erken bitirilmek zorunda kalınıyor bunu fırsat bilip kaçmak eve dönüp kalan üç günü kafa dinleyerek geçirmek istiyorsunuz yine “sizin için” bi başka yere ama sorunlu insanlardan uzaklaşılarak gidiliyor. İstemiyorsunuz ama yol boyunca ikna olup yeni hayal kuruyorsunuz bari sonu iyi bitsin diyerek. Ama sizin kaderinizde bu tatili kötü başlayıp kötü bitirmek varsa el mecbur bunu yaşıyor ve bin pişman olarak eve dönüyorsunuz.

Her iyilik, her fedakârlık, her susuş her zaman bizi doğru yola götürmüyor maalesef. Bu yol öyle bi yol ki daha adım atmadan size bi yük yüklüyor. Herşey benim için minnet duymalıyım!!!

10 Mayıs 2016 Salı

Boğuluyorum...

Bir kayık, bir sandal vazgeçtim artık bi tahta parçası da olsa tutunacak bir şey bulamıyorum. Boğuluyorum. Nefesim kesiliyor adeta. Çırpınmaktan bitap düştü kollarım. İleriyi görmeye çalışıp “hadi biraz daha çabala kara az ötende” diye kandırmaya çalışan gözlerimde yoruldu. Kapanıyor engel olamıyorum. Boğuluyorum.
Omzumda yüklerim var, duygu dolu yükler. Hepsi çok ağır. Taşıyamıyorum ama bırakamıyorum da. Boğuluyorum. Aşırı strest yüklemesinden eror veriyor beynim. Avaz avaz bağırmak haykırmak istiyorum boğazım düğümleniyor. Boğuluyorum.

Sanki bana inat düzelmiyor havalar. Hep yağmur, hep kara bulutlar. Etrafta mutsuz insanlar. Herşey gri. Artık güneş sevimli yüzünü göstersin istiyorum. Bu melankoli bitsin. Boğuluyorum... 

5 Mayıs 2016 Perşembe

Çeyiz Alışverişim -III-

        Çeyiz hazırlığım devam ediyor. Küçük ev aletlerini aldık elektrik süpürgesi hariç. Çünkü ne alacağıma karar veremedim henüz. "Toz torbalı mı? toz torbasız mı? Arçelik mi? Philips mi? "derken süpürgesiz evleneceğim :) Bide tost makinesi var onu da daha almadık.
         İnternetten sipariş ettik fiyatları bayağı uyguna geldi.
 
ütü ve dik süpürge seçimlerim.